GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDIN KADINLARI

Çete Emir Ayşe Çete Emir Ayşe (Emire Ayşe Aliye)
Efe Ayşe 1894 yılı Aydın Merkez İmamköy doğumludur. Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış ve Yörük Ali Efe’ye katılmıştır. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlarla savaşmıştır. Aydın'a giren namlı efeler arasında o da en önde yer almıştır. O, dağda kadın başına ne işin var diyenlere, "Bazı kadınların içinde bir pehlivan, bazı erkeklerin içinde de korkaklıklarından dolayı bir kadın gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börkü başındır. Madem ki burası bizim vatanımız, biz de bu vatanın olmalıyız" yanıtını vermiştir. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştır. İmamköy'de yer alan abidesindeki satırlar onun destanını anlatmaktadır. "O günlerden iki hatıram kaldı. Biri kadımlığımla verdiğim savaş, öteki de rahmetli Atatürk'ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyası'dır"

Şerife Ali Kübra (Çiftlikli Kübra)
Aydın’ın Çiftlik köyündendir. Düşman Aydın’da iken nişanlıdır Şerife Efe. Bir gün kan ter içinde uyanır uykusundan. Babasına rüyasında Çete Ayşe’yi gördüğünü ve onunla birlikte savaşa katılmak istediğini söyler. Babasının kıyafetini giyerek evden çıkmak üzere iken babasının itirazına şu cevabı verir: “Ülkem düşman işgalindeyken ben nasıl evlenip çocuk sahibi olabilirim. Şimdi düşmanı kovma vakti, sağ kalıp geri dönersem evlenirim, çocuklarım olur.” Bunun üzerine Çete Ayşe ile daha sonra Yörük Ali Efe ile düşmana karşı savaşır. Yörük Ali’nin 3. Kızanı olarak tarihe geçer. Savaştan bir süre sonra gösterdiği yararlılık nedeniyle kendisine maaş bağlanmak istenir. Ancak Kübra Efe “Vatan’ı kurtarmanın karşılığı olmaz.” diyerek maaş bağlanması teklifini reddeder.

Gül Esin (Gülkız Übbül Hanım) Türkiye'nin ilk kadın muhtarı

Gül Esin (Gülkız Übbül Hanım)
1933 yılında Türkiye´nin ilk kadın muhtarı seçilen Gül Esin Aydın, Çine İlçesi, Karpuzlu Bucağı´nın muhtarlığını yaptığı dönemde Atatürk tarafından ödüllendirilmiştir. Muhtar olmasının ardından kahvehanelerde kumar oynamayı yasaklayan Gül Esin, kız kaçırma olaylarını önlemiş ve nikah işlerini düzene sokarak da büyük başarı elde etmişti. Gül Esin, o günleri şöyle anlatıyor:
"Muhtarlık için aday olduğumda, bana kimse karşı çıkmadı. Muhtarlığa, o zamanki nahiye müdürümüzün isteği ile girmiştim. ilk kadın muhtar seçildiğimde de herkes bana yardımcı oldu. Muhtarlığım sırasında da köydeki kız kaçırma olaylarının önlenmesinde büyük çaba harcadım. Köye yol, köprü ve köy konağı yaptırdım."